Dünden Bugüne Yapay Zeka

 

Yapay Zekânın 70 Yıllık Yolculuğu

 

Bir zamanlar yalnızca bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz yapay zekâ (YZ), bugün günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Peki bu noktaya nasıl geldik? İşte dünden bugüne yapay zekânın gelişim hikâyesi…

 

1950’ler – Fikirden Gerçeğe İlk Adım

Yapay zekâ kavramı, 1950’li yıllarda ünlü matematikçi Alan Turing’in “Makineler düşünebilir mi?” sorusuyla şekillenmeye başladı. 1956’da Dartmouth Konferansı’nda “yapay zekâ” terimi ilk kez kullanıldı ve bilgisayarların insanlar gibi öğrenebileceği fikri ortaya atıldı.

 

1960–1980 – Bilim Kurgu ve İlk Denemeler

Bu dönemde yapay zekâ, daha çok satranç oynayan programlar, basit mantıksal işlemler ve akademik araştırmalarla sınırlıydı. Bilim dünyasında heyecan büyüktü ama teknoloji yeterince güçlü değildi.

 

1990–2000 – İlk Başarılar

1997’de IBM’in Deep Blue adlı bilgisayarı, satranç şampiyonu Garry Kasparov’u yenerek büyük bir dönüm noktası yarattı. Bu, makinelerin karmaşık stratejiler geliştirebileceğini kanıtladı.

 

2010’lar – Büyük Veri ve Öğrenen Makineler

İnternetin yaygınlaşmasıyla birlikte veri miktarı patladı. Makine öğrenimi (Machine Learning) ve derin öğrenme (Deep Learning) yöntemleri, YZ’nin görüntü tanıma, dil çevirisi, tıp ve finans gibi birçok alanda kullanılmasını sağladı.

 

2020 ve Sonrası – Yapay Zekânın Altın Çağı

Bugün, yapay zekâ destekli asistanlar (ChatGPT gibi), otonom araçlar, yapay zekâ ile içerik üretimi ve sağlıkta erken teşhis sistemleri hayatımızın merkezinde. YZ, artık yalnızca teknik bir alan değil; tasarım, sanat, eğitim ve günlük yaşamda aktif rol oynuyor.

 

Gelecek Bizi Nerede Bekliyor?
Yapay zekâ, daha etik, güvenli ve insan odaklı sistemlere doğru evrilirken; bizler de bu teknolojiyi anlamak ve doğru kullanmak zorundayız. Gelecek, insan ve makinenin birlikte ürettiği bir dünya olabilir.

 

Resim
X